Anlaşmalı Boşanma Sonrası Çocuk İçin Nafaka İstenebilir mi?
Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma ve boşanmanın yan unsurlarında anlaşmaya vararak mahkemeye başvurmaları halinde oluşan dava türüdür. Ayrıca bir eşin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi durumunda da anlaşmalı boşanma söz konusu olur. Tarafların bütün şartlarda anlaşmış olmaları ve ortada çekişmeli bir durum kalmamış olmalıdır.
Anlaşmalı boşanma davası için hazırlanan protokolde müşterek çocuk lehine iştirak nafakası talep edilmemişse ileride böyle bir talepte bulunulup bulunulamayacağı sorusu sıkça akıllara gelmektedir.
Ancak anlaşmalı boşanma davasında iştirak nafakası talebinde bulunulmasa dahi, daha sonradan iştirak nafakası talep edilebildiğini görmekteyiz. Nitekim velayet kendisine bırakılmayan eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu Medeni Kanun ile düzenlenmiş olup, bu hüküm kamu düzenindendir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3-2613 Esas ve 2019/1191 Karar sayılı İlamında bu konuyla alakalı açıklamalara yer vermiştir. Karara göre :
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 182/2. maddesi ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması esası kabul edilmiş; 327. maddesinde de çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana ve baba tarafından karşılanacağı öngörülmüştür.
Anılan Kanun’un 328. maddesinde ise ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlü oldukları düzenlemesine yer verilmiştir.
Ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası ise, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir ve hâkim talep bulunmasa dahi kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir.
Öte yandan, 4721 sayılı TMK’nın 182/2. maddesi gereği velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğundan, anlaşmalı boşanma davasında davacının müşterek çocuk için nafaka istememiş olmasının koşulların değişmesi, çocuğun ihtiyacı ve üstün yararı gözetilerek daha sonra iştirak nafakası talep etmeye engel teşkil etmeyeceği gibi, diğer taraftan müşterek çocuk için protokolle tazminat ödenmesinin davalı babayı iştirak nafakası ödemesi yükümlülüğünden kurtarmayacak ancak bu husus nafaka miktarının tayininde göz önüne alınabilecektir.
Ayrıca, anlaşmalı boşanma protokolü düzenlendiğinde karşılıklı edimler arasındaki denge sonradan, şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar, değişen bu koşullar karşısında 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebileceklerdir.
Değişen ve gelişen durumlar ile çocuğun ihtiyaçları ve üstün yararı da gözetilip, şahsî ve eğitim giderlerinin doğal olarak artmış olacağı dikkate alınarak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları da göz önünde bulundurularak müşterek çocuk yararına 4721 Sayılı TMK’nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen karar kapsamında anlaşmalı boşanma davasında çocuk lehine iştirak nafakası belirlenmemiş olsa dahi ileride değişen şartlar gözetilerek çocuk lehine iştirak nafakası verilmesi mümkün hale gelmiştir.
Anlaşmalı boşanma davalarında görüldüğü üzere birden çok teknik ve hukuki sonuçları olan konular bulunmaktadır. Bir avukattan hukuki destek alınması bu sebeple büyük önem arz etmektedir.
Av.Pelin KARACA
Av.Kerim ŞEN
Merhaba bana boşanma konusunda yardımcı olurmusunuz
Merhaba,
İletişim bilgileri üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
İyi günler.
Merhaba ben ücret konusu hakkında bilgi almak istiyorum