İnanç Sözleşmesi Nedir?
İnanç sözleşmeleri, kanunumuzda belirli bir maddeyle düzenlenmemiş olup uygulama ve öğreti yoluyla sözleşme özgürlüğü ilkesi kapsamında ortaya çıkmış sözleşmelerden biridir.
İnanç sözleşmesi iki taraftan oluşur: inanan ve inanılan. İnanan bir ayni hakkı veya eşyayı inanılana tam olarak devreder. Bunun karşılığında inanılan ise devredilen eşya veya hakkı inanç sözleşmesinde kararlaştırılan şekilde ve sürede muhafaza etmeyi, sözleşme bitiminde inanana aynı şekilde iade etmeyi taahhüt eder.
İnançlı sözleşmeler iki unsurdan oluşur. Öncelikle inanan ve inanılan arasında yazılı bir inanç sözleşmesi bulunmalıdır. Yazılılık unsuru esasen şekil şartı olmasa da ispat açısından gereklilik arz eder. İkinci unsur ise taraflar arasındaki bu sözleşmeye dayanılarak sözleşmeye konu eşya üzerindeki mülkiyetin devredilmesidir.
İnanç sözleşmeleri hukuki açıdan tasarrufi bir işlem olup bağlayıcıdır. İnanç sözleşmeleri mülkiyeti devir sebebi içerdiğinden dolayı tasarruf işlemi sayılır. Bu sözleşmeyle taşınmazını devreden kişi aynı taşınmazı üçüncü kişiye de temlik edebilir. Yargıtay inanç sözleşmesini, inananla inanılan arasında yapılan onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanılma, yönetilme ve inanana iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlem şeklinde tanımlamaktadır. İnançlı sözleşmeler bağımsız akit olup alacak ve mülkiyet nakline hukuki sebep oluşturur niteliktedir.
Taraflar inanç sözleşmesinin kendilerine yükledikleri hak ve borçları kararlaştırırken, bu sözleşmenin süresini, sona erme sebeplerini, devredilen hakkın veya eşyanın inanana nasıl iade olunacağını ve bunlara ek olarak sözleşmeye aykırılık durumunda uygulanacak yaptırımı da düzenleyebilirler. Görüleceği üzere inançlı işlemler güven esasına dayalı olarak yapılan işlemlerdir. İnanan duyduğu güven sonucunda işleme konu eşyayı veya hakkı inanılana devreder ve işlem sona erdiğinde kendisine iade edeceğine güvenir.
Borçları olduğu içi taşınmazını belli bir süreliğine inanılana devreden inananın yaptığı işlem inançlı işleme örnek verilebilir. Alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapılan inançlı işlemlerden sayılmaktadır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 13.02.1978 T. 5021 E. 3645 K. sayılı kararında görüldüğü üzere borçlu alacaklısının takibini sonuçsuz bırakmak için başkasına borçlanmıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 25.4.1995 tarihli 2310 E. 3645 K. sayılı kararında da borçlu takibi semeresiz bırakmak için sahip olduğu traktörü kardeşine geri almak üzere devretmiştir. İnanan inanılana duyduğu güven neticesinde bu devri gerçekleştirmiştir. Sözleşme bitiminde inanılan inanana taşınmazı aynen iade etme borcu altına girer.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 6.02.2020 tarihli 2019/5018 E. 2020/695 K. Tapu iptali ve tescil davasında davalı, dava konusu taşınmazın, kullandığı krediye karşılık iade edilmek üzere temlik edildiğini kredi ödemelerinin de davacı ve eşi tarafından yapıldığını diğer davalının durumu bildiği halde boşanma davasında hükmedilen tazminatları ödeyemediği için taşınmazın 1/2sini talep ettiği görülmüştür. İnanç sözleşmesi konusunu oluşturan iade edilmek üzere anlaşılan taşınmaz hakkında diğer davalının eşinin boşanma davası tazminatı olarak taşınmazın 1/2sini talebi mahkeme tarafından inançlı işlemin konusunu oluşturduğu ve davacıya iade edileceği gerekçesiyle reddedilmiştir.
Dava konusu taşınmazın taraflarca beraber alınıp, üzerine ortaklaşa beş katlı bina yapıldığı ve zemin kat ile bodrum kattaki 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerinin mülkiyetinin davacıya ait olduğu, talep edildiğinde mülkiyetinin davacıya devredileceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda taraflar arasında inanç sözleşmesi söz konusudur.
İnanılan konut alabilmek için kredi kullanma hakkı olan inanandan kredi kullanma hakkını satın alıp kredi temininden sonra taşınmazın tekrar kendine devredilmesi için yaptıkları yazılı sözleşmede inanç sözleşmesine örnektir.
İnanç sözleşmesi her ne kadar kanunla düzenlenmemiş olsa da dayanağını TBK 18-19. Maddeleri ve 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararından alır. Bu karara göre inançlı işlemlerde inanç ilişkisi ancak yazılı delille ispatlanabilir. Yazılı delil inanan ve inanılanın imzasını içeren bir belge olmalıdır. İnanç ilişkisi içeren bir yazılı delil olmaması durumunda HMK 202. madde atfıyla yazılı delil başlangıcı aranır. Bu hüküm gereğince inanç ilişkisinde yazılı delil başlangıcı varsa HMK 292. maddesine göre tanık dahil olmak üzere her tür delille ispatlanabilir.
İnançlı işlemler muvazaalı işlemlerden farklı olarak inançlı işlemin konusu olan hak veya eşyanın devri taraflarca gerçekten istenmektedir. Muvazaalı işlemlerde taraflar gerçek iradelerine uymayan işlemleri bilerek görünüşte sözleşme yapmakta ve bu sözleşmeyle gerçek amaçlarını gizlemektedirler. Muvazaalı işlemlerde taraflar muvazaa konusu eşyayı devretmeyi istemedikleri halde yaparlar.
İnanç sözleşmelerinde sözleşme konusu hak kişisel bir hakka dayandığı için zamanaşımına tabiidir. Muvazaa tespiti ya da iptali için açılacak davalarda muvazaanın varlığı herhangi bir zamanaşımına tabii değildir.
İnanç sözleşmesi, hakkın kullanımı ile ilgili olduğundan sadece tasarrufi işlemlerde söz konusuyken muvazaa hem tasarrufi hem borçlandırıcı işlemlerde söz konusudur.
Yetkili Mahkeme
İnançlı işlemlerden doğan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkeme davaların taraflarının bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. İnançlı işlemlerle yapılan temlikler geçerli olduğundan dolayı mülkiyet karşı tarafa geçer, bu yüzden açılacak davalarda davacı yolsuz tescile dayanır. Yani davacı ayni hakka değil, inançlı işlemden doğan kişisel hakka dayanır.
Zamanaşımı
İnançlı sözleşmelerinin hangi zamanaşımına tabii tutulacakları da kanunla düzenlenmemiş olup bu işlemlere ilişkin dava açma hakkı TBK madde 146’ya göre 10 yıllık zamanaşımına tabiidir.
Öncelikle saygılar.istanbulda ikamet ediyorum ismim faruk.canakkalede bir dairem var kiracılı 1100 tl kira ödüyor 2500 tl kira istedim %25 hakkı oldugunu söyledi fazlasını ödemem dedi halihazırdaki daireme kredi ödüyorum ve istanbulda kirada oturuyorum emsal daireler 3000 tl den başlıyor Çanakkale’de.bu sartlar altinda evi satmakdan başka çarem olmadığını düşünüyorum sözleşmesi Şubat 2023 de bitiyor.asil sorum şu sattım diyelim daireyi yeni alacak olan kişi benim kiracimin evde oturmasını istemez ise kiraci başka daireye çıkacağından dolayi ben bir tazminat veya kiracimin kira ve tasinma masrafi gibi ben neyle karşı karsiya kalırım teşekkürler cvplar iseniz sevinirim
اريد ان اكون محاميه